Mimarlar Odası Başkanı Çağlar Samancı Egem TV’ye yaptığı değerlendirme de, “Bizim toplumumuz olaylara şöyle bakıyor. Madenler çıkarılmasın değil. Tabii ki çıkarılsın.
Birden fazla sorun var. Birincisi şu. Bir ihtiyaç varsa işletilmesiyle yönelik işletilebilir. Ama nasıl işletildiği önemli. Birinci sorum bu. Şimdi çok vahşice işletiliyor bizim ülkemizde.
Yani Kanada'da maden çıkartmayan şirketler burada gelip Uşak büyüklüğünde bir yeri kazıp maden çıkartıyor. Uydudan bakabilirsiniz. Bununla ilgili bir paylaşım da var. Uşak'ın yarısı kadar bir alan, yerleşik alanın yarısı kadar bir alan Ulubey'de kazılmış durumda.
Uydudan baktığınız zaman çok net, çok net Türkiye haritasına baktığınızda Uşak'ın az çok yerini bilen birisi beyazlığı fark edecektir. O kadar uydudan net görünecek kadar bir alan. dolayısıyla bu Uşak'ın yarısı çok büyük bir alan tahrip ediliyor.
Tabii ki her şey madene yönelik yapılıyor. İşte biliyorsunuz zeytin ağaçlarının katledilmesine yönelik bir kanun maddesi de çıktı. Biz bu sefer doğamızı kaybediyoruz. Ya doğal kaynakların peşinde giderken doğayı kaybediyoruz. Şimdi üstü yani bir alanın üstü de çok değerli. Birinci program bu problem bu. İkinci problem ise şu, olaya şöyle bakmak lazım.
Su kaynaklarına yaklaşıyorlar. En büyük problemimiz bu. Yani Murat Dağı'nın olduğu bölge biliyorsunuz su kaynağı. Sadece Uşak'ın değil.
Gediz Ovası'na, Menderes Ablası dediğimiz Menderes'e yine Eskişehir'e, yine Kütahya tarafına ciddi su sağlıyor. Burası. Şimdi burada maden açmaya çalıştığınızda binlerce ağacı kesiyorsunuz buradaki doğalı, doğal güzelliği yok ediyorsunuz. Ve en önemlisi su kaynaklarını tahrip ediyorsunuz. Şimdi düşünebiliyor musunuz? aynı şekilde Comburt’ta ya da Murat Dağı'nda. Bir maden açıldı.
Çoluğumuz çocuğumuz hep burada. Burada yaşıyoruz biz. Bu yörenin insanıyız. Burada doğduk. Burada öleceğiz. Burada ölmek istiyoruz. Ama kim yaşamak ister? yukarıda tonlarca bir siyanür havuzu var.
Bu siyanür havuzu patlarsa bu su içme suyuna karışıyor. İçme suyuna karışıyor. Bizim suyumuz oradan geliyor. O dağdan geliyor. dolayısıyla kitlesel ölümlere bile yol açabilir. Çok tehlikeli. Buralarda maden araçtı, maden yapılması çok tehlikeli.
Genel kanımız şudur. Özellikle Murat Dağı bölgesinin milli park ilan edilmesi ve buradaki maden ruhsatlarının kaldırılmasına yönelik. Çünkü burası kenti birebir etkileyen suyunu, havasını yaşamını birebir etkileyen çok önemli bir alan. o yüzden de Comburt’ta yine Murat Dağı platformuyla birlikte Mimarlar Odası hareket ediyor. Tüm sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte. Çünkü doğa olduğunda ne siyaset kalıyor ne de başka bir şey. İnsanlar omuz omuza mücadeleye devam ediyor. Yine Comburt’ta bu mücadeleyi vermeye devam ediyoruz.” şeklinde konuştu
Birden fazla sorun var. Birincisi şu. Bir ihtiyaç varsa işletilmesiyle yönelik işletilebilir. Ama nasıl işletildiği önemli. Birinci sorum bu. Şimdi çok vahşice işletiliyor bizim ülkemizde.
Yani Kanada'da maden çıkartmayan şirketler burada gelip Uşak büyüklüğünde bir yeri kazıp maden çıkartıyor. Uydudan bakabilirsiniz. Bununla ilgili bir paylaşım da var. Uşak'ın yarısı kadar bir alan, yerleşik alanın yarısı kadar bir alan Ulubey'de kazılmış durumda.
Uydudan baktığınız zaman çok net, çok net Türkiye haritasına baktığınızda Uşak'ın az çok yerini bilen birisi beyazlığı fark edecektir. O kadar uydudan net görünecek kadar bir alan. dolayısıyla bu Uşak'ın yarısı çok büyük bir alan tahrip ediliyor.
Tabii ki her şey madene yönelik yapılıyor. İşte biliyorsunuz zeytin ağaçlarının katledilmesine yönelik bir kanun maddesi de çıktı. Biz bu sefer doğamızı kaybediyoruz. Ya doğal kaynakların peşinde giderken doğayı kaybediyoruz. Şimdi üstü yani bir alanın üstü de çok değerli. Birinci program bu problem bu. İkinci problem ise şu, olaya şöyle bakmak lazım.
Su kaynaklarına yaklaşıyorlar. En büyük problemimiz bu. Yani Murat Dağı'nın olduğu bölge biliyorsunuz su kaynağı. Sadece Uşak'ın değil.
Gediz Ovası'na, Menderes Ablası dediğimiz Menderes'e yine Eskişehir'e, yine Kütahya tarafına ciddi su sağlıyor. Burası. Şimdi burada maden açmaya çalıştığınızda binlerce ağacı kesiyorsunuz buradaki doğalı, doğal güzelliği yok ediyorsunuz. Ve en önemlisi su kaynaklarını tahrip ediyorsunuz. Şimdi düşünebiliyor musunuz? aynı şekilde Comburt’ta ya da Murat Dağı'nda. Bir maden açıldı.
Çoluğumuz çocuğumuz hep burada. Burada yaşıyoruz biz. Bu yörenin insanıyız. Burada doğduk. Burada öleceğiz. Burada ölmek istiyoruz. Ama kim yaşamak ister? yukarıda tonlarca bir siyanür havuzu var.
Bu siyanür havuzu patlarsa bu su içme suyuna karışıyor. İçme suyuna karışıyor. Bizim suyumuz oradan geliyor. O dağdan geliyor. dolayısıyla kitlesel ölümlere bile yol açabilir. Çok tehlikeli. Buralarda maden araçtı, maden yapılması çok tehlikeli.
Genel kanımız şudur. Özellikle Murat Dağı bölgesinin milli park ilan edilmesi ve buradaki maden ruhsatlarının kaldırılmasına yönelik. Çünkü burası kenti birebir etkileyen suyunu, havasını yaşamını birebir etkileyen çok önemli bir alan. o yüzden de Comburt’ta yine Murat Dağı platformuyla birlikte Mimarlar Odası hareket ediyor. Tüm sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte. Çünkü doğa olduğunda ne siyaset kalıyor ne de başka bir şey. İnsanlar omuz omuza mücadeleye devam ediyor. Yine Comburt’ta bu mücadeleyi vermeye devam ediyoruz.” şeklinde konuştu