Uşak’ın Eşme ve Ulubey ilçelerinde faaliyet gösteren Kışladağ Altın Madeni’yle ilgili hukuki süreç devam etmesiyle birlikte Murat Dağı Yok Olmasın Platformu Sözcüsü Funda Öz Akcura, sosyal medya üzerinden yapmış olduğu paylaşımda,“Neden #Uşak #Eşme #KışladağAltınMadeni’ne Karşı Davada Müdahilim?Neden #Bilirkişi keşfi talep ediyoruz?2004’te, #TÜPRAG’ın Eşme Kışladağ altın madeni ÇED dosyasına itiraz davası açılır.Mahkeme davacılara, taleplerine rağmen TÜPRAG’ın uzman raporlarını vermez.Ayrıca davacı tarafın ÇED ile ilgili sorularının yanıtlanması ve yeni Bilirkişi keşif talebini de reddeder.Nihayetinde Kışladağ altın madenine karşı dava kaybedilir.Bu arada, dava sürerken 2006’da, dinamit ile patlatma ve siyanür liçi yönteminin kullanıldığı Kışladağ Altın Madeni faaliyete başlar.Davacılar, iç hukuk yolları kapanınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’e başvurmak zorunda kalır.Nihayetinde AİHM 2024 yılında “adil yargılanma hakkının engellendiği” gerekçesiyle davanın yeniden görülmesini ister.12 Şubat 2025 Çarşamba günü işte bu dava görülecek.Eğer 2004’te başlayan dava sürecinde Mahkeme davacı tarafın sorularını dikkate alsa ve yanıtlanmasını istese, TÜPRAG’ın hazırlattığı uzman raporlarının incelenmesine izin verse; belki ÇED dosyasında zafiyetler tespit edilecek; yeraltı suları, maden çukuru ve liç sahası ile ilgili riskler görülecek ve süreç bambaşka ilerleyecekti; kimbilir..Maalesef olmadı.TALEP?Mahkemeden 19 yıl önce verilmesi gereken kararı bekliyoruz:#Bilirkişi keşfinin yapılması.NEDEN?TÜPRAG’ın 2003 ve 2013 yıllarında hazırladığı ÇED dosyalarındaki kimi beyanlar; bugün #Eşme ve #Ulubey bölgesinde yeraltı su kaynaklarının kuruması, toprak ve suda arsenik başta olmak üzere oluşan ağır metal kirliliği ve patlayan kanser vakaları ile, altın madeni arasında doğrudan ilişki olduğu şüphesini doğurmaktadır.NEDİR ŞÜPHELER?Örneğin; itiraz davası açılan 2003 ÇED’inde maden sahasındaki kayaçların %82’sinin sülfürlü olduğu yazar.Oysa yerin yüzlerce metre altındaki sülfürlü kayaçlar yeryüzüne çıkarılıp su ve hava ile temas edince, #arsenik, #demir, #civa gibi ağır metaller aktif hale gelir; toprağı, suyu, havayı zehirler.Bir başka örnek de 2013 ÇED’inden: ilk açıldığında 509 hektar olan maden sahası 2509 hektara çıkarılır.Maden çukuru da, 2 bin 100 metre çap genişliğe ve yeraltı su seviyesinin 560 metre altına inecek şekilde revize edilir.Bu hesaba göre bölgedeki yeraltı sularının bugün maden çukuruna akıyor olma olasılığı çok yüksek.İnsan ister istemez düşünüyor:20 yıl önce 5-25 metreden su çıkarken, bugün 200-400 metre derinden ancak su çıkması ve, Gedikler köyü başta olmak üzere kimi köylere susuz kaldıkları için tankerle su taşınması arasında acaba bir ilişki var mı?
LİÇ VE PASA SAHALARI2003 ÇED’inde “toplam 400 metre genişlik, 3 bin metre uzunluk ve 60 metre yükseklikte bir adet siyanür liç sahası yapılacağı beyan edilmişken, 2013’te liç sahasının kapasitesi iki katına çıktı. (Bu arada dava sürüyordu.)60 metre olan liç sahasının yüksekliği 120 metre oldu.2015'ten beri Kışladağ altın madeninde 120 metre yüksekliğinde iki adet liç alanı yan yana yükseliyor.Liç sahası demişken anımsayalım: Erzincan #İliç’teki liç sahası geçen yıl çökmüş ve milyonlarca ton siyanürlü maden kayası Fırat Nehri’ne doğru kaymıştı.Yine çaresiz soruyor insan:Acaba siyanürle ayrıştırma işlemi yapılan 600 milyon ton maden kayasının yığıldığı 120’şer metrelik iki liç sahasında heyelan riski hesaplandı mı?Deprem riskine karşı zaman içinde ne önlem alındı? (2003 ÇED’inde yeterli veri yok çünkü)Deprem risk analizleri hangi aralıklarla güncellendi?Yüreğimizi ağzımıza getiren o kadar çok soru var ki..Hele bir de Erzincan İliç’te yaşanan felaketin acısı daha çok tazeyken.İşte bu nedenlerle Mahkemeden #Bilirkişi keşfi talep ediyoruz.Öte yandan "örnek madencilik yaptığını iddia eden TÜPRAG da Bilirkişi keşfi talep etse ne güzel olur" diye de düşünmüyor değilim.YAŞAMAK İÇİN YAŞATMAK GEREKMurat Dağı’nda altın madenine karşı mücadelemizin tek nedeni “su” ve “gıdaya ulaşım hakkı”ydı.Suyumuz için yeri geldi ÇED dosyasını onaylayan Bakanlık’a karşı dava açtık kazandık.Yeri geldi; “ÇED dosyamı kabul edeceksin” diye Bakanlık’a dava açan maden şirketine karşı Bakanlık’ın yanında müdahil olduk, maden şirketine kaybettirdik.Kışladağ Altın Madenine karşı da safımız belli: Suyumuz, toprağımız, hayatımız.Murat Dağında mücadele ettiğim değerler için Kışladağ’da sessiz kalmak, ne vicdana ne de ahlaka sığardı.Ben de olması gerekeni yaptım: Müdahil oldum.Kışladağ’da 19 yıldır yapılan altın madenciliği yüzünden kaybetmiş olabiliriz suyumuzu, sevdiklerimizi, ömrümüzden yıllarımızı..Ama belki bu mahkeme sayesinde çok daha büyük bir felaketi önleyeceğiz; kimbilir?Bu, hem kendimize, hem çocuklarımıza, hem de bu vatana borcumuz.” dedi.
