"Yoksulluğa, Sefalete Teslim Olmayacağız!
Emeğimizin Karşılığını, Hakkımızı İstiyoruz!
Bu ülkede emeği ile geçim mücadelesi verenler olarak tarihimizin en karanlık, en zorlu süreçlerinden birisini yaşıyoruz.
Bu ülkede yıllardır kamu emekçisi, işçisi, emeklisi, asgari ücretlisi ile milyonlar olarak her geçen gün daha fazla yoksullaştırılıyoruz.
Yıllardır bizzat iktidarlar eliyle planlı, programlı, bilinçli, kasıtlı bir şekilde yoksullaştırılıyoruz.
Döviz kuru, enflasyon rekor üstüne rekor kırmaya başlarken dönemin Maliye Bakanı çıkıp aynen şöyle demişti. “Bu sistemden dar gelirliler hariç üretici firmalar, ihracatçılar kâr ediyorlar. Çarklar dönüyor”.
Bu sözler mevcut sistemde kimlerin baş tacı edildiğini, kimlerin ise yok sayıldığının açık bir itirafı olarak tarihe geçmiştir.
Evet, çarklar yıllardır dönüyor. Ama o çarklar halkı, emekçileri, yoksullaştırmak, işsiz bırakmak, bir avuç zengini daha zengin etmek için dönüyor.
Geldiğimiz noktada Türkiye’de iki tablo ile karşı karşıyayız.
Birinci tablo faizden, ranttan, emek sömürüsünden beslenen bir avuç asalağın ve arkasındaki iktidarın tablosudur.
Bu tabloda bir avuç asalak iktidar eliyle besleniyor. Bir taraftan emek sömürüsü, diğer taraftan vergi afları, muafiyetleri, teşvikler, ihaleler, dövize endeksli hazine garantileri ile semirdikçe semiriyor. Servetine servet katıyor.
İkinci tablo ise onlar zenginleşirken her geçen gün daha fazla yoksullaştırılan, güvencesiz hale getirilen milyonların tablosudur.
Alın teri ile emeği ile yaşam mücadelesi verenler, yoksullaştırılan milyonlar olarak hepimizi kapsayan bu tablo her geçen gün daha fazla kararmaktadır.
- Her 3 emekliden birisi ise açlık sınırının yarısını bulmayan bir aylıkla, bugün açıklanan 12 500TL ile yaşam mücadelesi verecek.
- Avrupa ülkelerinin en düşük emekli maaşı ortalaması 1294 Euro ile Türkiye'nin 5 katını aşıyor. Türkiye'nin emeklileri barınma, gıda, sağlık gibi temel ihtiyaçlarını bile karşılamazken Avrupa'nın emeklileri ise aldıkları maaşlarla dünya turuna çıkıyor.
Tüm bunlar yetmezmiş gibi iktidar kendi yarattığı ekonomik krizin yükünü yine bizlere yıkan yeni “paketler” açmaya devam ediyor.
Bunca yoksulluğa, sefalete rağmen gözümüzün içine baka baka “iktidarımızda işçiyi, memuru, asgari ücretliyi enflasyona ezdirmedik” nutukları atmaya devam ediyorlar.
Oysa bizler bu ülkenin emeklileri olarak artık yoksullukta, sefalette eşitlenmek değil, hak ettiğimiz refahta birleşmek istiyoruz.
Bizler artık içi boş müjdeler, bugün kaşıkla verileni yarın kepçe ile alan hileler, sadaka, ulufe değil, emeğimizin karşılığını, hakkımızı istiyoruz. Bunun için:
- Emekli aylıklarında yaşanan buharlaşmanın önüne geçilmesi, özellikle 2008 sonrası işe başlayanların yaşadığı, yaşayacağı kayıpların önüne geçilmesi için emekli maaş bağlanma hesaplamasında 2008 öncesine dönülmesini istiyoruz.
- Maaş artışlarımızda TÜİK rakamlarının değil, yoksulluk sınırının temel alınmasını istiyoruz.
- Sağlık kesintilerinin kaldırılmasını, bayram ikramiyelerinin asgari ücrete eşitlenmesini istiyoruz.
- Vergide adaletin sağlanmasını, az kazanandan az çok kazanandan çok vergi alınmasını istiyoruz.
- Seçim öncesi verilen 3600 ek gösterge ve mülakatın kaldırılması sözlerinin tutulmasını; istiyoruz.
Tüm kamu emekçilerini, emeklileri yıllardır hepimize kaybettiren bu yoksulluk ve sefalet düzenine karşı insanca yaşayacak ücret, güvenceli iş, güvenli gelecek mücadelesinde omuz omuza vermeye çağırıyoruz.." ifadelerini kullandı.