Yine bir ANNELER GÜNÜ
Ayrıca HEMŞİRELER GÜNÜ
Kuşadası’nda bir yaz geçirdiğimiz zamanlarda eşimin kuzeni var Nursel abla, çok bilge bir kişi kendisi!!!, yan komşumuz 2 kardeşten yola çıkarak “Ayşem yaşlanınca şalları kuşanacağız işte bu teyzeler gibi salıncakta sallanacağız ne akraba olacak yanımızda, ne annelerimiz ne de belki hiç kimse” demişti.
Sanırım o yaşlara hızla yaklaşıyoruz. Anneler gününde duygusala bağlıyoruz, beyin sisi geçiriyoruz, birçok şeyi unutuyoruz, çiçek açtı üzülüyoruz, yaprak düştü üzülüyoruz, çocuklar evlendi üzülüyoruz, evlenmedi üzülüyoruz, askere gitti üzülüyoruz, askerden geldi üzülüyoruz, herkese, her şeye üzülüyoruz ve bir şeyleri Uşak deyimiyle vere (devamlı) anlatmak istiyoruz. Aslında sevinçten üzülüyoruz…….
Anneler gününde nasıl bir tılsım varsa çok romantik bir gün. En klas aşklar bile anneler gününü sollayamaz. Anneler söz konusu olduğunda, sizinkinden daha iyisi yoktur.
Nereden çıktı bu ANNELER GÜNÜ?
Annelerin çocuklarına bakmasına yardımcı olan kadın kulüplerinin kurucusu olan Anna Maria Reeves Jarvis, 1868'de, İç Savaş'tan sonra Konfederasyon ve Birlik askerlerinin annelerini uyum içinde bir araya getirmeyi amaçlayan Anneler Dostluk Günü düzenliyor Amerika’da. Anneleri onurlandırmak için bir tür gün düzenleme fikri o sıralarda ortaya çıkıyor. Jarvis'in 1905'teki ölümü üzerine kızı Anna, yalnızca annesinin çalışmalarının değil, tüm annelerin ve çocukları adına yaptıkları fedakarlıkların onurlandırılması için bir Anneler Günü düzenlenmesi çağrısında bulunan bir mektup yazma kampanyası başlatıyor. Ancak Jarvis Annelerin ticarileştirilmesini değil kutlanmasını istemiş olmasına rağmen bugün Türkiye’de de en çok sevdiğimiz şey olan tatil ve kutlamalar haline geliyor. Dünyanın birçok ülkesinde çeşitli zamanlarda çeşitli isimlerle anılsa da ülkemizde ve çoğunlukla diğer ülkelerde 12 Mayıs’ta ANNELER GÜNÜ olarak kutlanıyor.
Gelelim HEMŞİRELER GÜN’üne…..
Ne yalan söyleyeyim intern doktorken en özendiğim şey servise sabahın köründe gelip hasta viziti attıktan sonra ofislerinde demli çay içmekti hemşire ablayla. Abla diyorum bazı meslekler ezelden eril ya da da dişil tanımlanmıştır ki hemşirelik de kadın mesleği olarak ruhumuza işlemiştir. Ta ki 2008 yılında erkek öğrencimiz olana kadar. Zamanla bu şaşkınlığı atlatacağımızı söyleyen gazete haberlerine bakıp, bir süre şokunu yaşamış olsak da kadın kadına çok daha iyi götürdüğümüzü düşündüğümüz sağlık alanında erkeklere yer açmamız birçok yönde çok şey kazandırmıştır hepimize. Hemşireliği doktorun sağ kolu olarak tanımlayanlar varsa da bence ayrılmaz bir bütünüz onlarla.
Bu hafta hemşirelik annelik ve yaşlılık haftasının üçgenindeyiz. Yaşlılığı ekledim eninde sonunda yaşlanacağız ve YAŞLILIĞIN DİLİNİ vakit ermeden öğrenmemiz lazım. Birbiriyle o kadar iç içe geçmiş ki bu kavramlar Siyam ikizleri(üçüzleri) gibi. Florans Nightingale’den tutun Safiye Hüseyin Elbi gibi Anadolu’nun fedakar hemşireleri hastalara, yaşlılara ve yaralılara hem hemşirelik hem annelik hem de gerektiğinde doktorluk yapmışlar.
Bazıları doğuştan hemşiredir, onları hastalara karşı vefakar yapan, kalbiyle bakan, şefkatiyle saran ruh bahşedilmiştir. Onlar sağlın en acımasız kanadında görev yapan insanlardır aslında.
2011 yılında takur tukur ambulansların olduğu dönemde Uşak’tan İzmir’e götürdüğümüz babamı Ege Üniversitesi acil servisinde, yoğun bakıma sabırla alınmasını beklediğim sırada, hasta mahremiyeti açısından naylon perdeyi çektiğim için yıldırım hızıyla gelip bağırarak açan genç hemşire arkadaşımda, müdür olarak atanmamı "doktordan müdür mü olur" diyerek YÖK e şikayet edip soruşturulmama sebep olan öğretim üyesi hemşire arkadaşımda bana çok şey öğretti. Ancak 2005 yılında Mediko-Sosyal merkezinde doktor olarak çalışırken Sağlık Yüksekokulu teklifiyle yaz okulu ve akabinde tüm dönem boyunca temel tıpla ilgili anatomiden tutun fizyoloji, biyokimya, mikrobiyolojiye, hastaneden kanserli piyesleri tek tek mikroskopla gösterdiğim histoloji dahil tüm derslerine canla başla ve zevkle hazırlanarak girdiğim , tepegöze asetatlı kağıtlara hücre, doku ne varsa çizerek gösterdiğim hemşirelik bölümündeki tüm öğrencilerimiz ve Sevgili Hemşirelik Hocalarımızın muhteşem hoşgörüsü sayesinde hemşirelik esaslarına vakıf oldum. Sadece doktor gözüyle değil hemşire gözüyle bakmayı öğrendim. Ayrıca onların mezuniyet törenleri ve erkekler işin içine girince yapıyorlar mı bilmem ama o dönemde olmazsa olmaz kınaları benim için heyecan ve gurur verici anlar oldu hayatımda. Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınları evlenmeden önce oralarda söylediler neşeyle. Defile bile yaptık onların samimiyeti ve güzellikleri sayesinde.
Ve hem Banaz hem Uşak hem Özel hastanede cerrahi servisinde, ameliyathanede tüm o yoğun stres altında ellerinden gelen gayreti pozitif anlamda gösteren hemşire arkadaşlarımıza söyleyebileceğim tek şey iyi ki yolumuza çıkmışsınız. Bazıları var ki kanun uygun olsa ameliyat bile yapabilecek feraset ve yetenekteler.
Stajyer ve intern doktor ve diş hekimi arkadaşlarıma tavsiyem ANT(ateş nabız tansiyon) ölçen serum takan olarak gördükleri hemşire arkadaşlarımızdan hasta yaklaşımını iyi öğrenmeleri.
Müdürlük, yöneticilik, başkanlık hatta mesleğinizde size pay biçilen her makam gelip geçici, baki kalan hemşire, doktor mühendis, mimar, teknisyen her ne olursanız olun icra ettiğimiz mesleklerimizde değişimin ve başarının sırrı eskiyle savaşmak değil, eskilerden ilham alıp dijital hayatın çağına ayak uydurarak görevlerimizde İNSAN olarak kalabilmek……
ANNELER VE HEMŞİRELER GÜNÜNÜZ KUTLU OLSUN.
GÜZEL VE SAĞLIKLI YAŞLANMAK DİLEĞİYLE.
Sevgilerimle
Ayşe'm, yine gözüm yaşararak okudum yazılarını.Kibirden,hasetten uzak,hep iyi insan kalman dileğiyle.Sevgiler.