Kadın olmak ayrıca entelektüel kadın olmak bir de üzerine orta yaşlıysan oldukça zor olmalı. Zor olmalı diyorum henüz orta yaşta değilim sanırım DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜNE göre. Entelektüel kadınların evde oturup sadece kahvaltı edip, yemek yiyip, duş alıp, örgü örüp ya da dizi seyredip günlerini geçirmelerini beklemek oldukça yanlış olur. Hayatın nerede ne zaman biteceği belli olmaz. Bu yüzden hatırlanacak biri değilsen, hatırlanacak bir şey yapmadıysan çok bilgili olsan da, yerin çok üst makam olsa da ne yazar.
Günümüzde kadınlar akademik hayata girmeli, eğitim toplantılarına giderek katkı sağlamalı, çeşitli derneklerde faaliyetlerde bulunmalı, yönetici pozisyonlarına talip olmalı, yerel siyasette yer almalı, muhtar olmalı diyoruz. Aslında kadınların çalışırken bu görevlerde de yer almaları, yani çalışan kadının normalleştirilmesi lazım. Bu yüzden yaşımız ilerledikçe ekonomiye katkımız yok, ailemize katkımız yok, çocuklarımıza katkımız yok diyerek bir kenara çekilmek, atıl olmak zannederim kadınların en çok düşündükleri ve en korktukları şeylerden biri. Halbuki kadınlar ömür boyu asla bir köşeye çekilmezler, çekilemezler. Kadın kooperatifi, kadın pazarı, kadın kolları, kadınlar kurulu, kadın meclisi, kadın dernekleri; Niye hiçbir tane erkek kolları ya da erkeklerin kooperatifi yok hiç düşündünüz mü? Kadınlar bir işe girdiklerinde sonuna kadar çaba gösterirler. Siyasi parti olsun, halk yararına bir dernek, isterse kooperatif olsun onlar oradadır ve hep çalışırlar. Bu işleri yaparken ayrıca ailelerinin de yanındadırlar. Toprak misali sadece sevginizi gösterdiğinizde bile birinize bin katarlar.
Bugün Kadınlar Günü nasıl meydana geldi hangi acılarla oluştu onlardan bahsetmeyeceğim. Birçok yazıda bunları zaten okudunuz. Malumunuz her yıl 8 Mart ile 14 Mart’ın kırkı karışır. Bizde hem kadın hem doktor olarak iki günü de çok severiz. Bugün kadın olmanın ve doktor olmanın tarihsel zorluğundan kısaca bahsedeceğim.
Küçükken sürekli iğnecilik oynardık kardeşlerim ve kuzenlerle. Yani benim iyi iğne vurduğumu annem çok söyler, çocukken bilmeden çok pratik yaptığımdan olacak. Kendimle ilgili çok şey söyleyemem ama 31 yıllık doktorluk tecrübemle, iyi bir cerrah olabilirsin, iyi bir kadın doğumcu olabilirsin ya da iyi bir biyokimyacı olabilirsin ama iyi bir hekim olmak oldukça zordur. Hele bir de KADINSAN…………………………
Kadın tarih boyunca yaşamı sağlayan bir kapı, her çağda ailenin merkezi, günümüzde çocuklar ve baba arasında bir iletişim ağı ve akrabaları, eşi dostu arasında özellikle de ELTİLER söz konusuysa, hatıralarıyla bilmem kaç jigabaytlık bir hafıza kartı olmuştur. Güzel ve iyi olanları iyi hatırlar ama kim düğünde bilezik takmadı, kim yenidoğan çocuğunu görmeye gelmedi, kim koltuk takımını ondan önce aldı onları daha feci hatırlar. Bu yüzden onlarla aşık atmamanızı, hediyenizi evlilik yıldönümünde unuttuysanız boşuna çaba sarfetmeden yanlış yaptığınızı kabul etmenizi tavsiye ederim ablanız olarak.
Tarihin ilk kadın doktoru olan ve ilk sezeryanı yapan Margaret Ann Bulkley, 56 yıl kadın olduğunu gizleyerek mesleğini yapmış ve kadın olduğu ortaya çıkmasına rağmen erkek kimliğiyle gömülmüştür. Tıp fakültesinde okuma hakkını kazanan dünyadaki ilk kadın Elizabeth Blackwell 1849 yılında mezun olmuş ancak 1853 yılına kadar doktorluk yapmasına izin verilmemiştir.
Zaruhi Kavalcıyan, uzun yıllar “Doktor Kaval” olarak tanınan ve Üsküdar'da hekimlik yapan ilk hekimlerimizden ancak o da yıllarca Üsküdar Amerikan Lisesi'nde, biyoloji ve fen derslerini vermiş, hekimlik yapamamıştır. Süt Damlası Bakımevleri ile adı anılan Safiye Ali, Darülfünun Tıp Fakültesi kız öğrenci kabul etmediği için Almanya'ya giderek Würzburg Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde öğrenim gören ilk hekimlerimizdendir. Örnekler çok olsa da dünyada ve ülkemizde hem hekim olmak hem de kadın olmak o yıllarda oldukça zordu. Bugün bir tık daha AZ zor sanırım.
Gelelim bu yazıyı kaleme almak için 8 Mart’ı neden tercih ettiğime. 2023 yılında depremle sarsılan hayatımızda, orada bir şeyler yapmaya çalışırken, Uşak’ta da UŞAK KADIN ARAŞTIRMALARI DERNEĞİNİ kurduğumuzu tam bugün İskenderun’dan size duyurmuştum. Derneğimizde bugüne kadar karınca kararınca bilimsel anlamda kadına ulaşmaya çalışsak da hayatına dokunmak istediğimiz ama bir türlü fırsatım olmadığı için bir şey yapamadığımız 65 YAŞ ÜSTÜ GENÇ KADINLARLA buluştuk bugün ve gerçekten çok mutluyuz. Genç kadınlar diyorum çünkü onlar bizden daha enerjik, bizden daha yaratıcı ve bizden daha fazla yaşam sevinciyle dolular. Onlarla beraber çok basit aslında belki de bugüne kadar hiç yorulmadan yaptığımız bir programa öyle güzel ilgi gösterdiler ki gözlerim doldu. Onlar birer anne, birer evlat, birer eş, birer kardeş, birer yenge, birer gelin, birer teyze hepsinden ötesi birer kadın. VE HALA AYNI İŞLERİ YAPIYORLAR VE HALA AYNI YERDELER VE HALA ÇOK MUTLULAR.
Kadınlar Günü belki de çok çok çok çok üzücü bir gün, çıkış amacı dolayısıyla. Ancak bugün kadınların geldiği yere baktığımızda toplumsal cinsiyet eşitliği ile ilgili eksikler çok olsa da onlar öylesine hayat dolular ki; onlarla beraber olmaktan keyif duydum. Bugünün yazısını onlara ithaf ediyorum. Çok azına ulaşmış olsak da muhteşem bir gün geçirmemize vesile oldukları için bu programı rutin hale getirmeye karar verdik.
Ne yaptırdık biliyor musunuz? Sadece küçük birer silikon kalıplı hediyelik (Kardeşim Esin’ime borçluyuz) ve iletişimle ilgili interaktif bir çalışma (Sevgili Hatice Akkan sayesinde).
Onlara verebileceğimiz, onların gönüllerini alabileceğimiz, onlarla olmaktan zevk alacağımız daha birçok şey var aklımızda. Bir de bunları düşündüğümüzde onların kalbinde açacağımız güzel hatıra odasını genişleteceğiz biliyorum. Sevgili 65 YAŞ ÜSTÜ GENÇ KADINLAR sizlerle birlikte olmaktan keyif aldığımız bir Kadınlar Gününü bugüne kadar neden geciktirdik bilmiyorum. Sizler hala çok üretken ve hala öğrenmeye aç olduğunuz sürece biz de size ulaşmak için elimizden geleni yapacağız.
Kalbinizi yormayan ve size gönül koymayan insanlarla karşılaşmanız dileklerimle.