Uşak Tabip Odası Başkanı Dr. Niyazi TEKİN tarafından yapılan yazılı basın açıklamasında şu ifadelere yer verildi:Uşak ilimizde 15 yılı aşkın zamandır aile hekimliği uygulaması fiilen devam etmektedir.
Aile hekimlerinin öyle hastaları var ki
Doğumundan itibaren takip ettikleri çocukları 16 yaşına geldi.
Yedi yaşından beri takip ettikleri çocuklarının doktor amcası oldular.
Okula gittiklerini, lise giriş sınavlarına girdiklerini, ergenliklerini, işe başladıklarını, üniversiteye gittiklerini, hatta evlenip çocuk sahibi olduklarını gördüler.
Olmadık zamanlarda gepegenç hastalarına kanser, şeker hastalığı teşhisi koydular.
Üzüntülerinden kahroldular.
Yolda yolakta, pazarda, markette kıyıda köşede,
Yeri geldi sevinçleri ve acılarını paylaşmak, onlar için dertlenmek, onlar için sevinmek için kadehte şişede daima anbean hastalar ile yaşadılar, hastalarıyla öldüler.
Peki ne oluyor şimdi Türkiye’de.
Neden Kasım Aralık ve Ocak aylarında arka arkaya sürekli iş bırakıyorlar.
Mutlaka sıklıkla düşünüp zihnen ve kalben değerlendiriyorlar.
Son 1-2 aydır ağrı kesici bile temin etmekte zorlanıyorlar.
Ne yani,
Çekmecelerinde orası burası, başı dişi ağrıdığında 1-2 kutu ağrı kesici olmasın mı?
Olsun istiyoruz.
Bunu istediğimiz için cezalandırıyor, başımızı ağrıtıyorlar.
Ve benzeri mide bağırsak ilaçları ve enfeksiyon hastalıklarında zaman zaman başvurmuş olduğumuz antibiyotikleri tıbbi kanaatimize, becerimize müdahale edip kısıtlama getiriyorlar.
Bitti mi
Dert biter mi
Eski adıyla sağlık ocakları bugünkü adıyla aile sağlığı merkezleri, Hastalarımızın istediği zaman istediği kadar başvurduğu ve hiç tereddüt etmeden görüşüp tedavi ve tavsiye aldığı aile doktorları bitkinlik bezginlik ve tükenmişlik girdabına sürükleniyorlar.
Aile hekimlerden almış oldukları evlilik, sürücü belgesi, sporcu lisansları, tüfek ruhsatları, istirahat raporları ve hatta trajikomik Satranç oynayabilir mi raporu bile parayla verilecekmiş.
Öyle bir algı operasyonu yapılıyor ki Akla ziyan.
Raporlardan parayı sağlık bakanlığı alacak,
Sanki aile hekimi alıyormuş gibi kamuoyunda algı oluşturulacak.
Kısmen başardılar da.
Parasıyla değil mi canım deyip aile hekimine dayılanan hastalar türemeye başladı bile.
Bitti mi,
Bitmedi.
Vatandaş, devlet hastaneleri ve Üniversite hastanelerinden randevu almakta zorlanıyor.
Alamadıkça doğal olarak siyasi otoriteye serzenişte bulunuyorlar.
Bundan sonra sözümona hastaların randevularını yüzde onuna kadar aile hekimleri alacakmış.
Alamazsa ne olacak.
Vatandaşımızın önemli bir kısmı randevu alamamanın sıkıntısını yürütmenin başında olan hükumete değil aile hekimine yansıtacaklar.
Yani kendi beceriksizliklerinin sorumlulugunu aile hekimine yüklemeye çalışmak gibi Siyasi cambazlık peşinde koşuyorlar.
Bitti mi,
Tabiki bitmedi.
GETAT diye tanımlanan, etkinliği plesebo dediğimiz, hiç uygulanmamakla eşdeğer, yani tıbben faydasız olduğu düşünülen hacamat, kupa tedavisi, sülük tedavisi vesair gibi uygulamaları aile hekimlerinin çalıştığı aile sağlığı merkezlerinde yapacaklarmış.
Faydası ispat edilmemiş hatta faydasız olduğu ispat edilmiş bu yöntemlerin bizim iş yerlerimizde uygulamaya yeltenilmesi tam da bizi zıvanadan çıkaran
Pes doğrusu bu kadar da olur mu dedirten abesle iştigal absürt bir dayatmadır.
Tabip odası başkanı olarak buradan sesleniyorum.
Hastalarımızın böylesi sakat, sözde tedavi yöntemlerine güvenmeleri tehlikesine asla izin vermeyeceğiz.
Ben yaptım oldu mantığıyla yapılan dayatmalardan güzel Ülkem çok çekti.
Biz kendimiz için değil,
Halkımızın bize aydın ve ayrıcalıklı insanlar gözüyle bakmış olmasının sorumluluğunu yerine getireceğimiz için,
Üç ay üst üste eylem yapmakla yetinmeyecek,
Akıl batıla galip gelinceye kadar eylemlere devam edeceğiz.
Hastalarımızın aklen ve kalben desteğini alacağımız inancıyla
Tüm Uşaklı hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.
Aile hekimlerinin öyle hastaları var ki
Doğumundan itibaren takip ettikleri çocukları 16 yaşına geldi.
Yedi yaşından beri takip ettikleri çocuklarının doktor amcası oldular.
Okula gittiklerini, lise giriş sınavlarına girdiklerini, ergenliklerini, işe başladıklarını, üniversiteye gittiklerini, hatta evlenip çocuk sahibi olduklarını gördüler.
Olmadık zamanlarda gepegenç hastalarına kanser, şeker hastalığı teşhisi koydular.
Üzüntülerinden kahroldular.
Yolda yolakta, pazarda, markette kıyıda köşede,
Yeri geldi sevinçleri ve acılarını paylaşmak, onlar için dertlenmek, onlar için sevinmek için kadehte şişede daima anbean hastalar ile yaşadılar, hastalarıyla öldüler.
Peki ne oluyor şimdi Türkiye’de.
Neden Kasım Aralık ve Ocak aylarında arka arkaya sürekli iş bırakıyorlar.
Mutlaka sıklıkla düşünüp zihnen ve kalben değerlendiriyorlar.
Son 1-2 aydır ağrı kesici bile temin etmekte zorlanıyorlar.
Ne yani,
Çekmecelerinde orası burası, başı dişi ağrıdığında 1-2 kutu ağrı kesici olmasın mı?
Olsun istiyoruz.
Bunu istediğimiz için cezalandırıyor, başımızı ağrıtıyorlar.
Ve benzeri mide bağırsak ilaçları ve enfeksiyon hastalıklarında zaman zaman başvurmuş olduğumuz antibiyotikleri tıbbi kanaatimize, becerimize müdahale edip kısıtlama getiriyorlar.
Bitti mi
Dert biter mi
Eski adıyla sağlık ocakları bugünkü adıyla aile sağlığı merkezleri, Hastalarımızın istediği zaman istediği kadar başvurduğu ve hiç tereddüt etmeden görüşüp tedavi ve tavsiye aldığı aile doktorları bitkinlik bezginlik ve tükenmişlik girdabına sürükleniyorlar.
Aile hekimlerden almış oldukları evlilik, sürücü belgesi, sporcu lisansları, tüfek ruhsatları, istirahat raporları ve hatta trajikomik Satranç oynayabilir mi raporu bile parayla verilecekmiş.
Öyle bir algı operasyonu yapılıyor ki Akla ziyan.
Raporlardan parayı sağlık bakanlığı alacak,
Sanki aile hekimi alıyormuş gibi kamuoyunda algı oluşturulacak.
Kısmen başardılar da.
Parasıyla değil mi canım deyip aile hekimine dayılanan hastalar türemeye başladı bile.
Bitti mi,
Bitmedi.
Vatandaş, devlet hastaneleri ve Üniversite hastanelerinden randevu almakta zorlanıyor.
Alamadıkça doğal olarak siyasi otoriteye serzenişte bulunuyorlar.
Bundan sonra sözümona hastaların randevularını yüzde onuna kadar aile hekimleri alacakmış.
Alamazsa ne olacak.
Vatandaşımızın önemli bir kısmı randevu alamamanın sıkıntısını yürütmenin başında olan hükumete değil aile hekimine yansıtacaklar.
Yani kendi beceriksizliklerinin sorumlulugunu aile hekimine yüklemeye çalışmak gibi Siyasi cambazlık peşinde koşuyorlar.
Bitti mi,
Tabiki bitmedi.
GETAT diye tanımlanan, etkinliği plesebo dediğimiz, hiç uygulanmamakla eşdeğer, yani tıbben faydasız olduğu düşünülen hacamat, kupa tedavisi, sülük tedavisi vesair gibi uygulamaları aile hekimlerinin çalıştığı aile sağlığı merkezlerinde yapacaklarmış.
Faydası ispat edilmemiş hatta faydasız olduğu ispat edilmiş bu yöntemlerin bizim iş yerlerimizde uygulamaya yeltenilmesi tam da bizi zıvanadan çıkaran
Pes doğrusu bu kadar da olur mu dedirten abesle iştigal absürt bir dayatmadır.
Tabip odası başkanı olarak buradan sesleniyorum.
Hastalarımızın böylesi sakat, sözde tedavi yöntemlerine güvenmeleri tehlikesine asla izin vermeyeceğiz.
Ben yaptım oldu mantığıyla yapılan dayatmalardan güzel Ülkem çok çekti.
Biz kendimiz için değil,
Halkımızın bize aydın ve ayrıcalıklı insanlar gözüyle bakmış olmasının sorumluluğunu yerine getireceğimiz için,
Üç ay üst üste eylem yapmakla yetinmeyecek,
Akıl batıla galip gelinceye kadar eylemlere devam edeceğiz.
Hastalarımızın aklen ve kalben desteğini alacağımız inancıyla
Tüm Uşaklı hemşehrilerimizi saygıyla selamlıyorum.