KORONA VİRÜS SONRASI ŞEHİRCİLİK VE MİMARİ…
Açık ofislerin sonu mu geldi? Gökdelenlerin işi bitti mi?
Mimari ve şehir planlamacılığı bu büyük sağlık krizinden ne gibi sonuçlar çıkaracak?
Korona virüs dünyanın her yerinde en çok kalabalık kentleri vururken sosyal kaynaşmanın feodal ilişkilerin yoğun yaşandığı kırsalı da çok etkiledi..
Aslında dünya şehircilik tarihine baktığınız da büyük kentler ve binaların şekillenmesinde salgınlar hep etkili olmuştur. .
19'uncu yüzyılda özellikle Avrupa’da yaşanan kolera salgınları, kanalizasyon sistemlerinin gerekli olduğunu, yolların daha geniş ve düz olmasının, nüfusun dengeli yayılmasının önemini ortaya çıkarmış ve modern şehirleri şekillendirmişti.
1855'te ortaya çıkan veba pandemisi farelere karşı, kentlerdeki atık su borularından, kapı eşikleri ve bina temellerine kadar birçok şeyi değiştirmişti...
1.dünya savaşından sonra dünyayı etkisi altına alan Tüberküloz hastalığından sonra inşa edilen sanatoryumların beyaza boyalı, havadar, bol güneş alan odaları ve temiz beyaz fayanslı banyoları sağlık ve mimarinin birleşimi ile şekillendi..
aslında kent mimarisin de işlevselliğin yanı sıra salgın hastalık korkularının da izleri günümüze kadar süre geldiğini görüyoruz....
Şimdi her birimiz sosyal mesafelerimiz, izolasyonlarımız, karantinalarımızla yaşıyoruz. Dükkânlar kapanıyor, ofisler terk ediliyor, şehir merkezleri hayalet şehre dönüşürken şimdi en önemli soru şu: salgın sonrası neler değişecek?
binalar, çalışma alanları nasıl dizayn edilecek?
Şehir plancılığı tüm değerlerini değiştirecek mi?
Ya mimari?
Evler ofise uyumlu duruma mı getirilecek?
Kaldırımlar birbirimize biraz daha mesafeli olabilelim diye genişletilecek mi?
Parklar ve meydanlar yeşil alanlar nasıl tasarlanacak?
Toplu kullanım alanları sanat merkezleri, spor salonları, hastaneler, duraklar, pazaryerleri AVM’ler nasıl planlanacak?
Covid-19 sonrası yaşamlarımız nasıl şekillenecek?
Açık ofisler tarih olacak!
Binaların iç mekan tasarımlarından kamusal alanların düzenlenmesine, kullanılacak olan yüzey malzemelerine, en ince detaylarına kadar salgın hastalıkların yayılmasını sınırlayacak biçimde malzemeler kullanılacak bununla ilgili planlalar yapılacak..
İş yerlerinde daha geniş koridor ve antreler, daha çok bölme ve daha çok merdiven ve havalandırma alanları olacağı kesin..
özellikle finans sektöründe ekiplerin birlikte çalışması fikri bir süredir ağırlıktaydı fakat artık çalışma mekanlarının daha izole daha mahremiyete uygun olacağını öngörebiliriz.. .
Doğal hava akışını sağlayacak mimari tasarımlar özellikle avm’ler gibi toplu kullanım alanı olan yerlerde zaruri olacak..
Dokunma ve teması ortadan kaldıracak ekipmanlar gelecek!
Bulaşıcı hastalıkların virüs veya bakterili yüzeylere dokunma yoluyla yayıldığı düşünüldüğünde bundan böyle çok tutulması olası bir tasarımla, çalışanların hiçbir yüzeye dokunmadan dolaşabildikleri iş ve çalışma merkezleri yapılacak..
Zaten günümüz de Binada asansörler akıllı telefonlardan çağırılabiliyor, kapılar hareket sensorlarıyla veya yüz tanıma programıyla kendiliğinden açılıyor. Perdeleri açıp kapama, havalandırma, hatta kahve ısmarlama komutları bile akıllı telefonlarla verilebiliyor ancak salgın sonrası tüm bunların daha yaygın hale geleceğini biliyoruz.. akıllı evler ve akıllı işyerleri program ve yazılımı geliştirilerek hayatımızın bir parçası olacaktır diye düşünüyorum..
Şehirlerin olmazsa olmazı parklar ve meydanlar yeniden düzenlenecek!
Koronavirüs salgını sonrası şuan sosyal izolasyon nedeni ile çıkıp gezemediğimiz parklara ve meydanlara yeniden gideceğimiz günleri iple çekiyoruz.
Ve biliyoruz ki modern toplumun en önemli parçasıdır sosyal donatı alanları kentlerin olmazsa olmazıdır parklar ve meydanlar …ancak onlar da bu salgından nasibini alacak..
Tuvalet altyapısı, içme suyu ve el yıkama imkanları ,anti bakteriyel ve antiviral malzemelerden kent mobilyaları ,sosyal izolasyona göre oturma planları yani kentler yeni meydan ve parklarla tanışacak..
Sonuç: MİMARİ VE ŞEHİRCİLİK MEDİKAL İHTİYAÇLARLA ŞEKİLLENECEK!
Koronavirüs salgını ile ortaya çıkan Pandemi bize hastaneler ve okulları daha küçük birimler halinde daha geniş bir alana yaymamız gerektiğini gösterdi..
Uzun zamandır şehir planlamacılığında uygulanan ve metropolleri şekillendiren tek merkezcilik yerine bir çok merkezi güçlendirmemiz gerektiğini bir kez daha gösterdi..
Kamu sağlığı hizmetlerinin ve doğru düzgün bir sosyal güvenlik sisteminin vazgeçilemez bir ihtiyaç olduğunu, ülkelerin hatta şehirlerin sağlık yatırımlarını artırması gerektiğini olağanüstü zamanlar için bütçeler oluşturmak gerektiğini açıkça görebiliyorsunuz.
Şimdi karşımız da net bir resim var ..
https://www.facebook.com/umut.demiroz.9