1996 yılıydı, Jaluzi perdenin ilk çıktığı yıllar ya da benim fark ettiğim yıl diyelim ve Allah dedim süper bir şey. Hemen işe başladım. Eşimin Banaz’a tayini ve orada çok şirin bir daire (ki hala Eczacı Şükrü Abimizin eczanesinin üstünde bulunan muayenehane) bulmasıyla jaluzi perde maratonum başladı. Kolay değil ilk görev yeriydi uzmanlık anlamında eşimin ve kendi olacaktı sadece.
Mobilyaları nereden aklımıza geldiyse yeşil-siyah renklerde Konya’dan almıştık. Onlara uygun perde ve büro görüntüsü olsun diye jaluzi yaptıralım diyerek İzmir’de Alsancak kazan ben kepçe dolaştım durdum. Perdecileri gezip, ölçülerine göre kestirdiğim elimde otobüse taşıdığım jaluzi perdeler altın değerindeydi. Yani bana göre bu perdeler olmazsa olmazımızdı. Şaka bir yana perdelerle o kadar haşır neşir olduğum, ne taşıdığım ne otobüs yolculuğum hiç aklımda değildi bu yazıyı yazana kadar.
Benim ortaokul ve lise yabancı dilim fransızca. Müthiş bir fransızca öğretmenim vardı lisede Nigar Hoca. Onun broş taktığı elbiselerini, zerafetini ve aksanını o kadar severdim ki hala kulaklarımda. Ondan alabildiğim az da olsa fransızcamla doktoraya kadar idare ettim. Kelimeleri değil daha çok diyalogları ezberleyerek konuşmayı öğretmeye çalışırdı. Jaluzi de fransızca bir kelime ve 2. anlamı dilimli panjur veya kafes şeklinde perde olmasına rağmen, bugünkü konumuza ana fikir oluşturan ama sanırım işimize gelmeyen 1. anlamı ise KISKANÇLIK.
İş ve bilim dünyasında kadınlar arasında kıskançlık ve rekabet duygularının beslenmesi, başarılı kadınların eleştirilmesi gibi konular, çalışma ortamlarında sıkça karşılaşılan ve üzerinde durulması gereken önemli meselelerdir. Bu durumlar, hem bireysel kariyer gelişimini olumsuz etkileyebilir hem de işyeri atmosferini bozabilir. Kadın kadına gün yaparlar, kadın kadına dedikodu, kadın kadına gezmeye giderler ama kadın kadını desteklesin dediğinizde işte o JALUZİ devreye girer.
Toplumun, kadınlar için dayattığı güzellik ve başarı standartları, kadınlar arasında rekabeti arttırabilir. Hemcinslerinin bu standartlara daha fazla uyduğunu gören kadınlar, içsel bir kıskançlık ve rekabet duygusu yaşayabilirler, bu da iş ortamında gerilim yaratabilir. Yakın çevredeki başka bir kadının daha popüler veya başarılı olması, duygusal bir rekabeti tetikleyebilir. Bu durum, arkadaşlık ilişkilerinden iş ilişkilerine kadar farklı alanlarda kendini gösterebilir ve kişisel bağlamda çatışmalara yol açabilir. Evrimsel süreçler, kadınlar arasında kaynaklara erişim ve partner seçimi konusunda rekabeti teşvik etmiş olabilir. Bu içgüdüsel rekabet, günümüzde de kadınlar arasında kıskançlık duygularını tetikleyebilir ve sosyal ilişkilerde zorluklar yaratabilir. Çok şükür ben de ne rekabet ne jaluzi var……………………………….
Başarılı kadınların iş hayatında sıkça eleştirilmesi veya başarılarının küçümsenmesi yaygın bir sorun olan başarının güzelliğe bağlanmasıdır ki erkekler başarılı kadınları aşağılamak ve başarılarının yalnızca fiziksel çekicilikleriyle ilişkilendirerek dedikodu yaparak diğer kadınların da düşman olmasına zemin hazırlar. Bu tür eleştiriler, kadınların başarılarını yeterince ciddiye almadığını ve onları sadece estetik bir araç olarak gördüğünü gösterir. Siyasi arenada bu çok daha fazla hissedilir ki tırnak içinde söylemek isterim “AYAĞIMIZA DOLANMASIN” diyerek kadınları bu şekilde birbirine düşürmek için yine kadınlar kullanılır.
2 metre zincir alınan geline niye 3 metre almadılar diyen yine bir kadındır. Çocuğuna yemek yedirirken, ben öyle zararlı şeyler yedirmiyorum deyip çocuğunu hamburgerciden toplayan yine bir kadındır. Kıyafet seçimini her gün zındıklayarak söyleyen yine bir kadındır. Ya da ben yapacağım diyerek çalışmasını gizleyen, ön plana çıkar diye adını bile anmayan yine kadındır. Maalesef ki kadın kadına geçinmemizin önünü tıkayan, yaptığımız yanlışları daha da kabartan, hele de kendi karısı söz konusu ise diğer kadının mahvolmasını izleyen erkekler sayesinde kadınlar bu kumpasa çok daha kolaylıkla düşerler.
Eğer yönetici konumundaysa kadın ve de JALUZİSİ çoksa yandınız demektir. Bazı kadın yöneticilerin, diğer kadın çalışanlara karşı olumsuz tutum sergilemesi ve onları desteklemek yerine engellemeye çalışması ise “KRALİÇE ARI SENDROMU" olarak adlandırılır. Bu durum, iş yerinde kadın dayanışmasını zayıflatır ve cinsiyet eşitliğine zarar verir. Bu sendrom, kadınların iş hayatındaki başarısını ve ilerlemesini tehdit olarak algılayarak, kendi statülerini korumaya yönelik davranmalarına yol açar. Kraliçe Arı Sendromu, kadın yöneticilerin, daha genç veya kariyerinin başındaki kadın çalışanları sabote etmeleri, onlara fırsatlar sunmak yerine onların gelişimini engellemeleriyle kendini gösterir. Bu durum, iş yerinde kadın dayanışmasını zayıflatır, ekip içindeki iş birliğini olumsuz yönde etkiler ve kadınların birbirlerine karşı güvensizlik geliştirmelerine neden olur. Ayrıca, cinsiyet eşitliğine zarar vererek, hem kadınların profesyonel başarılarına engel olur hem de iş yerinde sağlıklı bir çalışma ortamının oluşmasını engeller. Bu tür olumsuz tutumlar, organizasyonel kültürün bozulmasına yol açar ve kadınların liderlik rollerine ulaşmalarını zorlaştırır. Yani bile bile lades dersiniz. Bir kadın yönetici, kadın çalışanların önerilerini ve katkılarını görmezden gelir ve yalnızca erkek çalışanlarının fikirlerini önemser. Örneğin, kadın bir çalışan, bir proje için yaratıcı bir fikir sunar, ancak yönetici bu öneriyi ciddiye almaz ve projeyi yine bir erkek çalışanına yönlendirir. Bu durum, kadın çalışanların iş yerindeki değerlerini sorgulamalarına neden olur ve cinsiyetlerine dayalı bir ayrımcılık hissi yaratır. Bir kadın yönetici, ekip üyelerinin ortak bir projedeki başarısını sadece kendi başarısı gibi sunar. Projede kadın çalışanların büyük katkıları varken, yönetici, projeyi yalnızca kendi liderliğinde başarıyla tamamladığını iddia eder. Bu davranış, ekip içindeki güveni sarsar ve çalışanların birbirlerine destek olma yerine kendi başarılarını sahiplenme yarışına girmelerine neden olabilir. Geçmişte KADIN PROFİLİ çalışmamızı yurtdışında kendi çalışması gibi sunan şu anda da farkındalık programlarında canhıraş çalışan bir profesör kadın akademisyenle böyle bir hatıram var. Örnek çok ama canlı örnek dinlemeye henüz hazır değiliz sanırım. Bu yüzden genel söylüyorum.
Bize düşen görev, her ne olursa olsun insan ve destekleyici tarafımızı unutmayarak naçizane çeşitli önerilerde bulunmaktır. İş dünyasında kadınlar arasında yaşanan kıskançlık ve rekabetin azaltılması ve başarılı kadınların desteklenmesi için çeşitli adımlar atılabilir. İlk olarak, farkındalık oluşturulması gerekmektedir. Kadınların birbirlerine destek olmalarının önemi vurgulanmalı ve bu konuda eğitimler düzenlenmelidir. Bu eğitimler, kadınların iş hayatında dayanışma ve yardımlaşma kültürünü geliştirmelerini sağlayacaktır.
Bunun yanı sıra, mentorluk programları oluşturulabilir. Deneyimli kadın profesyoneller, kariyerlerinin başındaki kadınlara mentorluk yaparak onların kişisel ve profesyonel gelişimlerine katkıda bulunabilirler. Mentorluk, aynı zamanda kariyer yolculuklarında karşılaşılan zorlukları aşmada rehberlik sağlayarak kadınların kendilerine güvenmelerini teşvik eder. Pozitif iletişim kültürünün teşvik edilmesi de önemli bir adımdır. İş yerinde açık ve destekleyici bir iletişim ortamı oluşturulmalı, böylece dedikodu ve olumsuz eleştiriler gibi olumsuz davranışlar engellenmelidir. Destekleyici bir iletişim, çalışanların kendilerini daha değerli ve güvende hissetmelerini sağlar.
Sonuç olarak, kadınların iş hayatında birbirlerine destek olmaları, yalnızca bireysel başarılarını artırmakla kalmaz, aynı zamanda genel iş ortamının daha olumlu ve verimli olmasına da katkıda bulunur. Bu adımlar, kadınların kariyerlerinde daha sağlam adımlar atmalarını ve birbirlerine daha fazla yardımcı olmalarını teşvik edebilir. Kadın, erkek, çocuk, yaşlı, genç, köpek, kedi, kuş, koyun, leopar, timsah, aslan, kelebek, fok, ispermeçet balinası, sayamadığım tüm canlılarla beraber BU DÜNYA HEPİMİZİN DÜNYASI paylaşmayı bilmeliyiz.
Biraz bilimsel oldu ama sanırım beğenirsiniz.
Siz siz olun ama JALUZİ OLMAYIN…
SEVGİLERİMLE
Sayın hocam çok faydalı ve yol gösterici bir yazı olmuş. Emeğinize sağlık.
Çok güzel bir değerlendirme ve analiz. Emeğinize sağlık.