İnsanın koku hafızası olduğunu biliyor muydunuz?
Çocukken yanı başındaki sıra arkadaşınızın ten kokusu, halanızın küllerle doldurulmuş kapakta pişirdiği börek kokusu, bebeğinizi kokladığınızda size mis gibi gelen süt kokusu, annenizin ozonla kaynattığı atletlerin kokusu, ziftli tahtaların üzerinde tiyatro sergilediğiniz sahne kokusu ya da ilk sıktığınız parfümün kokusu. Şimdi koklasanız yine oralara o zamanlara götürür sizi.
Bizim kokuyla ilgili oldukça etkin bir hatıramız var ki ilkokul zamanlarında yaşadığımız ve hiç aklımızdan çıkmayan 1 kilo irmikle helva yapma maceramız. Annem şehir dışına bir yolculuğu esnasında bizi babaanneme (sanırım anneannemgil bizden epeyce yorulmuşlar ve pek tabi bıkmış olacaklar ki Niğde-Bor’dan babaannem gelmişti bize bakmaya) emanet ettiği sırada yaptığımız helvanın kokusu 45 yıl geçti hala burnumuzda. Henüz Bor’dan gelmemiş olan babaanneme sürpriz yapalım deyip benden 16 ay küçük bilge kardeşim Esin’in hadi helva yapalım demesiyle harekete geçmiştik. Tabi Google yok, haydi telefondan soralım yok ve daha ilkokuluz neyimize güveniyoruz bilmiyorum başladık helva yapmaya. Yağını koyduk ama ne kadar; irmiği koyduk tüm paketi ve ocağı yaktık. Düşününce tüylerim diken diken oluyor çünkü küçük tüp bize kolay gelmişti ve onu yakıp evi bomba patlamışçasına yangınla kül edebilirdik içinde bizle. Bu özgüven bazen zararlı olabiliyor ancak çok şükür ki bunlarla karşılaşmadık. Esas mesele koku ki işte burada irmiğin hacminin artacağını, şeker ve suyla 5 katına çıkacağını henüz kimya-fizik dersi görmediğimizden olacak hiç bilmiyorduk. Şekerli suyu koymamızla bir anda taşmaya ve etrafından yanmaya başlayınca tüpü kapattık ama helvanın taş gibi olmasıyla kapının çalınması aynı zamana denk geldi. Koşup kapıyı açtık ki babaannem erken gelmişti. Kesif kokuyla birlikte “mari ne yaptınız, evi mi yaktınız çupçeler” diye bağırırken ayrıca bazı terbiyesiz olduğunu düşündüğümüz kelimeleri de duymakla duymamak arasında mırıldanarak bize laflarını yapıştırıp bir yandan bizim yanıp yanmadığımızı kontrol ediyordu. O esnada taş helvayı Esin akıllılık edip tezgâhın altına saklamış ancak cin babaannem kokuyu takip ederek onu da bulmuştu. İşte bu yanık taş gibi helva kokusu ve babaannemin bize bağırışları bugün bile aklımda. Eğer fotoğraf çekebilseydik resimler herhalde şöyle olurdu:
Hayalimiz Bizim helva
Evet aslında koku hafızası ya da koku imzası diye bir durum söz konusu bu hatırlamalarda. Koku hafızası, duyu organlarımızdan biri olan burun aracılığıyla algıladığımız kokuların, beyin tarafından hatırlanması ve işlenmesi sürecini ifade eder. "Koku hafızası", koku yollarının anatomisinin benzersizliğinden kaynaklan diğer duyusal sistemlerin aksine, koku bilgisini doğrudan limbik sisteme (limbik sistem beynin tam da ortasında bulunan ve her şeyi yöneten bir sistemdir) iletilir ki bu yapılanma kokuya benzersiz bir güç sağlar. Anne koyunlarda ilk anne-yavru etkileşimini oluşturan kuzunun kokuyu öğrenmesi, yine günlük emzirme sırasında yenidoğan tavşanların çok hızlı iştah açıcı öğrenimi bu koku hafızasıyla ilişkilendirilmektedir. Gerçekten de koku alma, yırtıcıların tanımlanması, üreme veya sosyal hiyerarşi için bireylerin tanınması, yiyeceklerin yeri ve çiftleşme ile bebek-bakıcı arasındaki bağlanma dahil olmak üzere bireyin ve türün hayatta kalması için gerekli olan davranışlarda önemli bir rol oynar. Obez sıçanlarda beslenme durumu tarafından koku duyarlılığının ve glikoz algılamasının araştırıldığı bir çalışmada obez sıçanların zayıf sıçanlara kıyasla daha yüksek bir koku duyarlılığı ve glikoz algılamasının duyusal koku işleme için önemli bir faktör olduğunu bildirmişlerdir.
Kokular ayrıca olaylar ve yerler hakkında öğrenme ve hafıza için kritik öneme sahiptir ve duygusal anıların hatırlanması için etkili geri çağırma ipuçları oluşturur.
Doğal dünyada, hayvanlar temel davranışları yönlendirmek için karmaşık bir koku akışından yararlanırlar. Köpekler ardışık elde edilen bilgilere dayanarak bir koku izinin yönünü belirleyebilirler. Böcekler koku kaynağını lokalize edebilirler. Kemirgenler bir kez sunulan farklı koku dizilerinin sırasını hatırlayabilirler.
Benzer şekilde, davranışsal çalışmalar insanların çalışma belleğinde bir koku dizisini kodlayıp koruyabildiğini ortaya koymuştur. Ancak, bireysel öğelerin aynı beyin bölgelerinde sinirsel ve algısal yanlışa da yol açabilmesinden dolayı insanlardaki bu bilginin doğruluğunu sağlamadaki genel zorluk yaşanabilmektedir.
Bu kadar bilimsel özet yeter sanırım gelelim neden KOKU dedik.
Aslında koku sayesinde bazı hastalıkların teşhisine giden bir yol haritası oluşturmak mümkün. Basında muhakkak dikkatinizi çekmiştir: “Genetik olarak hiperozmi yani kokuya karşı aşırı duyarlılığı olan 72 yaşındaki Milne isimli kadın, Parkinson hastalarının vücutlarında oluşan belirgin kokuyu tespit edebiliyor. İngiliz basınına göre Milne kokuyu ilk kez, Parkinson teşhisi konulan eşinde fark etti. “
Bu haberden sonra bizi heyecanlandıran, koku duyusu iyi gelişmiş kişilerin yanı başlarındaki kişinin değişimlerini de fark edebilecek olması ve belki de Parkinson gibi birçok sebebi ve ilerleyişinde hala belirsizliklerin olduğu hastaları erkenden teşhis edebilmemizi sağlayabilmesi. Bazen de koku tamamen ya da kısmen yok olabilir. Koku kaybı sıklıkla nörodejeneratif hastalıklarla ilişkilendirilir. Koku alma bozuklukları tüm hastalarda görülmez ancak Alzheimer hastalığı, Parkinson hastalığı, Huntington hastalığı veya şizofreni hastalarında görülebilir.
Koku deyip geçmeyin, “insanın burnunun direğinin kırıldığı kokular vardır” herkes bu cümleyi okuduğunda ilk akla gelen büyük abdest kokusu olmuştur. Eşimin muayenehanesinin olduğu dönemlerde hastanın patlamış apandisitinden sonra gelişen apse nedeniyle İsmet Paşa caddesini saran kesif koku, bel fıtığı olan hastanın vücuduna sardığı ve 3 gün çıkarmadığı, sonra belimin ağrısı geçmedi deyip beyin cerrahına göstermek için geldiğinde herkesin öğürdüğü alabalık kokusu ve ameliyatta açtığınızda patlamış bağırsağın içeriğinin beyninize işleyen kokusu unutulmaz hafızanız zayıf bile olsa.
Evet bizim kokularla imtihanımız çok fazla, sizlerin de basitçe kokulara duyarlı olmanız ve yanı başınızda duran insanların farkında olmanızı diliyor sevgilerimi sunuyorum.
Elinize, emeğinize sağlık. Çok uzun yıllar kaleminizi bırakmamanız dileğiyle ????