Sevgili Anneler
ANNELİK kalpten sevmek demek, gözünün içine aşkla bakmak, çocuğu hastalanınca yüreği ağrımak demek. Nasıl bir duygudur annelik ya da nasıl bir süreçtir ?
ANNELİK en acayip aşkın yaşandığı süreç değil midir?
Hiç bilmediğin, o güne kadar tanımadığın birinin, kendinden bir parçanın senden ayrılıp kucağına verildiğinde yüzüne bakıp aşık olduğun ANNELİK...........
Görücü usulüyle değil, tanış değil, çocukluk aşkı değil sadece 3 boyutlu ultrasonda flap-flap diye kalbi atan, yüzünün kime benzediğini görmeye çalıştığın siyah-beyaz bir resim. Ortaya çıktığında nasıl oluyor da aniden aşk doğuyor; sanırım mucize, Allah vergisi, doğanın kanunu diyoruz değil mi?
Ama burada garip bir hormon var: OKSİTOSİN...............
Tabii profesyonel anne olarak yaşımız olsa da, herşeyi bilen bir toplum olarak en çok anne-babalığı bilsek de bu köşe bilim yaklaşımı ile oluştuğu için yine uzmanına sorduk anneliği ve nasıl geliştiğini.
Sevgili arkadaşım Sahra Hastanesi'nin en sakin, en kibar ve en aktvist doktoru, İstanbul Acıbadem Hastanesi Kadın Doğum Uzmanı Dr Birgül Karakoç bugünkü bir bilenimiz........
Anne olmayı sağlayan bir hekim olarak ANNE nasıl olunur ve OKSİTOSİN de nedir? dedim kendisine.
Oksitosin aşk hormonudur aslında, annelikte önemli olduğu bilinir ve doğum esnasında en fazla üretilir, doğurduğu bebeğe aşık olur , dedi Sevgili Birgül Hocamız.
Oksitosinin kadın cinsel hazzı, doğum ve ölüm anında en çok üretildiği 3 önemli olay var diyerek devam etti Sevgili Birgül Hoca . Kadın için değerli ama herkesin normal gördüğü ve sıradanlaştırdığı bu önemli süreçlerde yani kadının dünyasının değiştiği zamanlarda en çok üretiliyormuş. Bu şahane hormonun doğasına uygun üretilmesine biz kadın doğumcuların yardımcı olması lazım. Çünkü genellikle doğum ve sonrasında yaşananların tüm hayata etkisi vardır. Hatta bazıları genetik düzeyde olup nesilden nesile aktarımı söz konusudur. EPİGENETİK denilen bu olayla doğumda yaşadıklarınızı çocuklarınıza hatta torunlarınıza aktarabilirsiniz.
Naif anlatımıyla kendilerinin DOĞUM YARDIMCISI olduğu, doğum sırasında vücudun fizyolojisine uygun davranılması ve ANNE-BEBEK bağlanmasının sağlamanın çok önemli olduğunu, bunu kadın-doğumcuların sağladığını, gelecek nesillerin sağlıklı olması için bunun gerekli değil, zorunlu olduğunu vurguladı Sevgili Hocamız.
Erkekte üretilmiyor mu Oksitosin? Elbette var ancak kadınlık hormonu olan Östrojen ile birlikte beyinde OKSİTOSİN daha aktif olduğu için, ANNE-BEBEK bağlanması gerçekleşiyor,
Yani O küçük, sevimli, muhteşem canlıya aşık olmasını sağlıyor annenin bu hormon.
Annede ruh var, fedakarlık var, yorulmamak var, hoşgörü var,merhamet var, en önemlisi belki de aşk var, sevgi var. O yüzden Oksitosin ANNE demek sanırım.
Sevgili Anneler,
Yemeğinizi, ayakkabınızı, kıyafetinizi, koltuğunuzu, bardağınızı, şehrinizi, komşunuzu, arkadaşınızı, sevgilinizi, işinizi, eşinizi ve daha birçok şeyinizi seçebilirsiniz ama çocuğunuz sadece sizden biri, onu seçemezsiniz çünkü o sizi seçer. Sizin parçanız, sizin ruhunuz, sizin genetiğiniz. Ona baktığınızda aslında O sizsiniz. Ancak tıpkı ben diyerek büyüttüğümüz çocuklarımıza doğum sürecinde bile ne kadar çok şey aktarılabildiğini unutmayın.
Ayrıca bugün anne olan, aramızda olamayan, betonların altında kalan Anneleri herkes unutsa bile siz unutmayın...